Astro
"Bunun eninde sonunda geleceğini biliyordun Max! Bana neden yalan söyledin?"
Küçük bir oda olan başkanın
odası her zamanki güzelliğiyle görenleri büyülüyordu. Odanın 4 köşesine de
asılmış eşsiz tablolar, uzay motifleriyle kaplı döşemeler, içerinin havasını
bütünleştiren masa ve koltuklarla bu oda Uzay merkezinin en güzel odalarından
biriydi. Başkan Max' in karşısında eli belinde duran yardımcısı Jane çok
sinirliydi.
"Jane sen benim için çok değerlisin anlıyor musun? Bu proje şu ana kadar yaptıklarımın arasında en tehlikelisi. Bu yüzden seni oraya gönderemem."
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bu proje için yıllardır bekliyorum. Her türlü deneyi yaptık tehlikeli olmadığını kendin de gördün. Şimdi 1 hafta kala beni projeden atılmaya mı karar verdin?"
"Bak Jane beni anladığını sanmıyorum. Bunun senin için önemli olduğunun farkındayım. Fakat beni de anlaman gerek. Herhangi bir hatada seni bir daha görememe ihtimalim var. Ve ben senin yanımda olmanı istiyorum."
Oturduğu deri koltuktan kalktı ve masanın karşısında durmakta olan Jane' in yanına geldi ve elini tuttu.
"Bırakalım da başkası bizim için yapsın bunu Jane. Biz projenin mimarlarıyız denekleri değil."
"Bu yaptığına pişman
olacaksın Max. Proje başarısız olursa sen rezil olacaksın! Hem benden başka
kimi gönderebileceğini sanıyorsun ki?"
"Aklımda birileri var. Senin
kadar önemli olmayan birileri. Ben o kişiyle konuşana kadar kimseye bir şey
söyleme. Çünkü göndereceğim kişinin de bundan haberi olmayacak."
****
"Bağlanmaya son 30 saniye. Kontrol paneli 1 aktif."
Astro istasyona
yaklaştıklarında yönlendirme işini Nova'ya bıraktı.
"Biraz antrenman yapsam
iyi olur yoksa sana bağımlı olup kalacağım dostum."
Ekranı sağa doğru çekip büyük camdan istasyona baktı Nova. Kontrol panelini tuttu ve hafif sağ ve aşağı yaparak mekiğin arka kısmını istasyona doğru çevirdi. Camdan yansıyan hologramı takip ederek yaklaşmaya başladı. Bir yandan da eli tutacakları etkinleştirecek kırmızı tuşun üzerindeydi.
"Hız sabitleyici aktif. Biraz sol yapmanı tavsiye ederim."
"Bana bırak seni
bilmiş!"
Kontrol çubuğunu tuttu ve
biraz daha sol yaptı. Havada uçuşan terleri iteleyerek kırmızı tuşa
bastı.
"Birleşme başarısız. Sana
sol yap demiştim."
"Deniyorum,
deniyorum."
Bu kez daha dikkatli davrandı. Hafifçe geri giden mekiği ileri itti. Santimleri hesaplayan ekrana baktı. Kolu sabit tutarak dümdüz ilerledi ve sabitleme kancaları değince düğmeye bastı. Ufak bir takırtı geldi ve birleşmeyi onaylayan ses geldi.
"Birleşme
tamamlandı."
"Ohh! Bunu sık sık
yapmalıyım, sen ölürsen park işlerini kim yapacak?"
"Birincisi bana
kullandığın ifadede geçen ölmek benim donanım açısından..."
"Şaka nedir bilmez misin
sen be? Ölmekten kastım elektriğinin bitmesi ya da bir kaç devrenin yanması
olabilir. Ki bedeni olmayan bir cihaz olduğun için sağlığına kavuşman tamamen
bana kalmış olur dostum. Üzgünüm."
Bir süre havada öylece bekledi. Derin düşüncelere daldı. İstasyona girmeden önce merkezle yaptığı son konuşma geldi aklına. Son konuşmada ilginç şeyler yaşanmıştı çünkü. Güvenlik şefinin yaptığı şaka bir anda ortalığı soğutmuştu.
"Astro bana zeki olduğunu söylemiştin değil mi? Beynin olmasa da işe yarayabilirsin."
"Söylemiştim Nova. İnsan
beyninin kontrol mekanizmasını elinde bulunduran, her türlü darbeye karşı
korunaklı, sinirsel yapısı son yapılan çalışmalarda açıklanabilmesine rağmen
hala karmaşık olan, 2 loba bölünmüş olup iki lobununda insan vücudunun farklı
noktalarını yönettiği bilinen, sol lobu..."
"Şunu uzatmadan beyin diyemez miydin yani? Anladık beynin yok. Ama zekisin. Peki madem zekisin bana Frank' in sözlerinden sonra merkezin neden bir anda sus pus olduğunu ve yayının kapandıgını söyleyebilir misin? Frank Işık hızıyla ilgili ne demek istedi?"
"Hiç bir fikrim yok. Şaka yapmış olmalı. Bunu kafana takmamanı tavsiye ederim. Uzaya araştırma amaçlı geldiğini unutma. Son yapılan araştırmalara göre ışık hızına erişebilmek için gerekli doğal ya da yapay olmak üzere ikiye ayrılan, ortam, kuvvet formülü, gerekli malzeme niteliği, kimyasal bileşimler, fiziksel makina gerekliliği gibi..."
"Ben istasyona kaçıyorum,
oraya bağlanıp devamını istasyondakilere anlatırsın."
Kendini arkaya doğru itti ve
kontrol odasını koridora bağlayan kapıyı açtı. Hopörlörden gelen inatçı
karmaşık terimleri duymazdan geldi. Ufak bir hava akımı içeriye girdi.
Koridordaki tutacakları tutarak aşağıdaki malzeme odasına giden kapağı da geçerek ana odaya ulaştı. Bu oda mekikte bulunan en büyük odaydı ve birden çok astronotun seyahati hesaba katılarak yapılmıştı. Odanın altında tuvaletler ve spor odası vardı. Hemen karşısındaki odadaysa birleşme kapağı vardı.
Kapağın yanında tuş takımı vardı. Kapıyı açacak olan MT56YS şifresini girdi. Bu şifrenin neyle ilgili olduğunu o da bilmiyordu. Max her seferinde farklı bir şifre atardı mekiklere. Ardından kolu döndürdü ve kapak açıldı.
Onu karşılamaya gelen yoktu.
Bölüm sonu